Vincent van Gogh
Yıldızlı bir gecede gökyüzüne bakıp sonsuzluğu düşünen her insan, bilinçli ya da bilinçsiz şekilde bir iz sürer: Vincent van Gogh’un izini. Zamanın ötesinden bugüne ulaşan bu iz, yalnızca sanata değil, insan ruhunun derinliklerine işlenmiş duygulara da dokunur. Van Gogh, sadece bir ressam değildir; onun adı bir tutkudur, bir direniştir, bir yalnızlık ve aynı zamanda içten içe yanıp duran bir umudun adı olmuştur. Yaşamı boyunca durmaksızın aradığı şey, çoğu zaman kendisinden bile gizli olan bir anlamdı. Fırçanın ucunda aradığı o şey, bazen bir yıldızın döngüsünde, bazen bir buğday tarlasındaki yalnızlıkta, bazen de hiç görülmeyen bir ışık huzmesinde belirdi. Bu yüzden Van Gogh’un hayatı yalnızca bir sanatçının biyografisi değil, aynı zamanda insan ruhunun varoluş mücadelesidir. Erken Yaşam: Sessizliğin İçinde Doğan Tutku Vincent Willem van Gogh, 30 Mart 1853 tarihinde Hollanda'nın küçük ve sıradan bir kasabası olan Zundert'te dünyaya geldi. Ailesi, toplumun değerlerini ciddiyetle…